SEVGILI ARKADASLAR SITEME HOSGELDINIZ UMARIM ZAMANINIZI IYI DEGERLENDIRIRSINIZ SEVGILER. .

26 Nisan 2010 Pazartesi

ARKADASIM" MISIN, DOSTUM" MU?

8

ARKADAŞ EVİNİZE GELDİĞİNDE MİSAFİR GİBİ DAVRANIR.DOST GELDİĞİNDE BUZDOLABINI AÇIP İSTEDİĞİNİ ALIR.
ARKADAŞ SENİN AĞLADIĞINI GÖRMEZ DOSTUNUN OMZU İSE SENİN GÖZYAŞLARINLA ISLANIR.
ARKADAŞ DAVETİNE KATILINCA BİR PAKET HEDİYE İLE GELİR.DOST SANA YARDIM ETMEK İÇİN ERKEN GELİR TOPARLANMAN İÇİN GEÇ GİDER.
ARKADAŞ ONUN YATTIKTAN SONRA ARARSA RAHATSIZ OLUR.DOST NEDEN BU KADAR GECİKTİĞİNİ SORAR DERDİNİ ANLATMAK İÇİN.
ARKADAŞ BİR KAVGADAN SONRA HERŞEYİN BİTTİĞİNİ DÜŞÜNÜR.DOST İSE TEKRAR ARAR.
ARKADAŞ SENİN DAİMA ONUN ARKANDA OLMANI İSTER DOST İSE HERZMAN SENİN ARKANDADIR.
ARKADAŞ ZAAFLARINI ÖĞRENİR VE ONLARI KULLANABİLİR DOST ZAYIFLIKLARINIZI BİLİRSE ÖRTMEYE ÇALIŞIR.
ARKADAŞ SİZİ İKİNCİ GÖRMEK İSTER DOST İKİNCİNİZ OLMAKTAN ŞEREF DUYAR.
ARKADAŞ SIKINTINIZ OLMADIĞINDA YANINIZDADIR.DOST SIKINTINIZ OLDUĞUNDA SİZİNLE BERABERDİR.
ARKADAŞLARINIZA SİZ HUZUR VERMEYE ÇALIŞIRSANIZ.DOSTLARINIZ SİZE HUZUR VERMEYE ÇALIŞIR

--

alinti

2ylk80g

22 Nisan 2010 Perşembe

MÜSLÜMANIN UYRUĞU VE İNANCI…..

islam

    *MÜSLÜMANIN UYRUĞU VE İNANCI *
    *İslam yeni değerler, yeni kabuller ve bunların alınacağı ölçüler getirdiği
    gibi insanlararası ilişkiler konusunda da yeni bir düşünce yapısı sunmuştur
    insanlığa.*
    *Her şeyden önce İslam insanı Rabb'ine yöneltmek: O'nun iktidarını, değer ve
    ölçülerinde yegane kaynak bellettirmek, varlığını ve hayatını O'ndan
    aldığını, insanlar arası bağlantılarında tek başvuru kaynağının o olduğunu;
    bütün bunların onun iradesi sonucu meydana geldiği gibi hepsinin tekrar ona
    döneceğini öğretmek için gelmiştir. Ayrıca insanları birbirine ve Allah'a
    bağlayan tek bir bağın olduğunu, bu bağ işlevini yitirince insanlarla
    insanlar arasında, insanlarla Allah arasında bir sevgi bağının kalmayacağını
    onlara anlatmak için gelmiştir İslam. Nitekim Allah şöyle diyor:*
    *"Allah ve ahiret gününe inanan bir milletin babaları, oğulları, kardeşleri
    yahut akrabaları da olsa Allah'a, Rasulü'ne düşmam olanlara dostluk
    ettiklerini görmezsin..." (Mücadele, 58:22)*
    *Burada Allah adına tek bir hizip vardır; kesinlikle birkaç tane olamaz.
    Geri kalan hiziplerin tümü şeytan ve tağutların partileridir. Şu ayette
    buyurulduğu gibi:*
    *"İnananlar Allah yolunda savaşırlar; kafirler ise tağutun yolunda
    savaşırlar. O halde şeytanın dostları ile savaşın; çünkü şeytanın hilesi
    zayıftır."(Nisa, 4:76)*
    *Burada insanlar Allah'a ulaştıran tek bir yol vardır; geri kalanların
    hiçbirisi*
    *ulaştırmaz:*
    *"İşte benim dosdoğru yolum budur; o halde ona uyun. Başka yollara uymayınız
    ki, sizi O'nun yolundan ayırması..." (En'am, 6:153).*
    *Burada tek bir "dünya düzeni" vardır: İslam nizamı; geriye kalan bütün
    dünya düzenleri "Cahiliyye nizamıdırlar":*
    *"Yoksa cahiliyye hükmünü mü arıyorlar iyi bilen bir toplum için Allah'tan
    daha güzel hüküm veren kim olabilir?" (Maide, 5:50)*
    *Tek bir şeriat vardır burada: Allah'ın şeriatı; geriye kalanların hepsi
    dizginlenemeyen arzular (heva)dır.*
    *"Sonra sana katımızdan bir şeri'at gösterdik; ona uy; bilmeyenlerin
    hevasına dizginlenemeyen arzularına) uyma." (Casiye, 45:18),*
    *Kesinlikle birkaç tane olmayan tek bir "Haké vardır; geriye kalanların tümü
    sapıklıktır: *
    *"Hak'tan sonra sapıklık (dalalet)tan başka ne var? Öylesi ise nasıl Hak'tan
    sapıklığa çevriliyorsunuz?" (Yunus, 10:32).*
    *Bunların yanı sıra tek bir İslam ülkesi (Dar'ul-İslam) vardır; İslam
    devletinin kurulduğu, Allah'ın şeri'atı'nın yürürlükte olduğu, şer'i
    cezaların uygulandığı, müslümanların birbirlerini veli (dost) edindiği
    Darü'l-İslam... Geriye kalan ülkelerin tümü "Darü'l-Harp'tir; müslümanın bu
    tür ülkelerle olan ilişkisi ya onlarla savaşmak ya da ahd-ü eman üzerine
    ateşkes anlaşması yapmaktır. *
    *Müslümanın vatanı, Allah'ın şeri'atının uygulandığı; vatan ile orada
    yaşayan insanlar arasında Allah!'a bağlılık temeline dayalı ilişkilerin
    olduğu yerdir. Bu vatanın tanımı dışındaki ülkelerden hiçbirisi müslümanın
    vatanı olamaz.*
    *"Dar'ül-İslam"da, müslümanı "İslam Ümmeti"nin bir üyesi yapan inanç,(akide)
    biçiminden başka bir uyruğu, bir milliyetçilik anlayışı kesinlikle yoktur.*
    *Allah'a inanma temeline dayanmayan hiçbir yakınlık türü yoktur müslümanın.
    Yabancı insanlar şöyle dursun müslümanın kendisi ve neseben ailesi ile olan
    akrabalık bağlarının da bu temele (Allah'a inanma temeline) dayalı olması
    gerekir. Birinci derecede önemli bu bağ 'yaratıcı'ya bağlılık temeline
    dayanmıyorsa, müslümanın neseben ilişkisi olan babası, anası, kardeşi, eşi
    ve akrabaları ile dinen bir yakınlığı yoktur. Kur'an şu açıklamayı yapıyor:*
    *"Ey insanlar sizi bir tek candan yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden
    birçok erkek ve kadın üreten Rabb'inizden korkun; adına birbirinizden
    dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının..."
    (Nisa, 4:1) *
    *Kaldı ki bu ayetler ebeveyn ile çocukları arasında inanç muhalefeti olsa
    bile, ana baba müslümanların düşmanlarının cephesinde yer almadıkları
    sürece, medeni ölçüler dahilinde ilişkilerini sürdürmelerine engel değildir.
    *
    *Aralarında akide bağı olduğu zaman -başka bağlara gerek yok- bütün
    mü'minler kardeştir. Çünkü "Ancak mü'minler kardeştir" ilkesi bu prensibi
    kesin bir yapıya kavuşturmuştur. Öte yandan şu ayette de aynı konu
    vurgulanmaktadır:*
    *"Onlar ki inandılar, hicret ettiler mallarıyla canlarıyla Allah yolunda
    cihad ettiler. Onlar ki inandılar ülkelerine hicret edenleri barındırıp
    onlara yardım ettiler. İşte onlar birbirlerinin velisidirler." (Enfal, 8:72)
    *
    *bu öylesine bir velayettir ki, birbirini izleyen kuşaktan kuşağa geçer, bu
    ümmetin başlangıcı ile sonunu birbirine bağlar; sonunu, başlangıcına bağlar,
    sevgi ile, dostlukla içtenlikle... İşte şu ayetler bu konuya ışık tutuyor:*
    *"Ve onlardan önce o yurda (Medine'ye) yerleşen, imana sarılanlar (ensar),
    kendilerine hicret edip gelenleri severler ve onlara verilen ganimetlerden
    ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç eğilimi duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları
    olsa dahi hicret eden kardeşlerini öz canlarına tercih ederler. Kim nefsin
    cimriliğinden korunursa, işte onlar başarıya erenlerdir."*
    *"Onlardan sonra gelenler de derler ki:" Rabb'imiz, bizi ve bizden önce
    inanmış olan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin
    bırakma! Rabb'imiz, sen çok şefkatli, çok merhametlisin. (Haşr, 59, 9-10)*
    *İlk dönem iman kervanı inanan ümmete sunulan ilahi yaşama biçimini
    benimseyince, birinci derecede önemli olan akide bağının kopması sonucu
    akide farklılığı ortaya çıkmıştı. Bu nedenle aynı çatının altındaki aileler
    ayrılmış, aynı aşiretin üyeleri bölünmüştü. Bu seçkin mü'minlerin
    nitelikleri hakkında yüce Allah şöyle buyurmaktadır:*
    *"Allah'a ve Ahiret gününe inanan bir milletin babaları, oğulları
    kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve elçisine düşman olanlarla
    dostluk ettiğini görmezsin. Allah onların kalplerine iman yazmış ve onları
    kendilerinden bir ruh ile (Kur'an'la) desteklemiştir. Onları, içinde
    ırmaklar akan cennetlere sokacaktır ve orada ebedi kalacaklardır. Allah
    onlardan razı olmuş, onlar da ondan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın
    hizbindendir; kuşkusuz başarıya ulaşacak olanlar yalnızca Allah'ın
    hizbidir." (Mücadele, 58:22) *
    *İslam, ne sadece sözle ifade edilen bir kelime (kavram) ne de İslami bir
    etiket ve unvan takınan insanların doğup yaşadığı bölgedir. Kişinin müslüman
    olan bir ana-babasının ocağında doğup onlardan tevarüs yoluyla edindiği bir
    miras da değildir İslam. Allah şöyle buyuruyor:*
    *"Hayır,Rabb'in hakkı için onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni
    hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme, içlerinden bir burukluk duymadan,
    tamamen teslim olmadıkça inanmış olmazlar." (Nisa, 4:65)*
    *Vatan nedir: İslam'a göre vatan akidenin hakim olduğu, Allah'ın koyduğu
    şeri'at ve hayat biçiminin uygulandığı herhangi bir bölgedir. Zira insana
    yaraşan vatan kavrama da ancak budur.*
    *Cinsiyet (uyruk) nedir: cinsiyet inanç (akide) ve yaşama biçimidir. İşte
    insanoğluna yakışan insanları birbirine bağlayan bağlar sadece bunlardır.*
    *Gerçek anlamada Allah'ın seçip çıkardığı ümmetinin nitelikleri,
    aralarındaki ülke, dil, renk, etnik köken ve ulus farklılıkları olmasına
    rağmen hepsi bir araya gelerek topyekün Allah'ın sancağı altında toplanan
    "İslam Ümmeti"dir. Kur'an onlar hakkında şöyle diyor:*
    *"Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz: ma'rufu emreder,
    münkerden nehyedersiniz ve Allah'a inanırsınız..." (Al-i İmran, 3:110)*
    *O eşine benzerine tarihte rastlanmayan ilk topluluk arasında bakın kimler
    vardı ve hangi etnik kökeni taşıyorlardı: Ebubekir Arap asıllı, Bilal,
    Habeşli; Suheyb, yunan asıllı; Selman Fars (İran) asıllı... bunların hepsi
    farklı iklimlerin, farklı ulusların insanları olmalarına rağmen hepsi
    birbiri ile en samimi kardeş olmuşlardır. Bu olağanüstü uygulama, onlardan
    sonra da nesiller boyu devam etti. Bu ümmette uyruk ,inanç; ülke,
    "Darü'l-İslam"dır. Hakimiyet yalnızca Allah'a özgü bir olgudur; anayasa ise
    Kur'an'dır.*
    __________________
    ,,alinti.
    100323115637178048
    _________________________________________________________________

21 Nisan 2010 Çarşamba

Mutluluk nerede saklıdır??

112
Mutluluk; Uyandırılma tedirginliği olmadan huzur içinde uykuya dalmaktır.
Mutluluk; Yazın en sarı sıcağında serin bir denizdedir, bir ağaç gölgesindedir.
Mutluluk; Çıplak ayakla koşulan ıslak çimendedir.
Mutluluk; Sıcak bir günün sonunda esmeye başlayan serin bir yeldedir.
Mutluluk; İnce belli bir çayda içilen tek şekerli demli çayın tadındadır.
Mutluluk; Anlatılan bir fıkranın ardından atılan kahkahadadır. İzlenen bir filmin sonunda dökülen göz yaşındadır.
Mutluluk; Günün ilk aydınlığında, gecenin son karanlığındadır.
Mutluluk; Annenin okşayışında, babanın başında, çocuğun gülüşünde, sevgilinin dokunuşundadır.
Mutluluk; Düşünüldüğünde gülümseten çocukluğa dair bir anıdadır.
Mutluluk; Bir kitapta, bir dergide görülen bir sözün ezberlenip defalarca söylenmesindedir.
Mutluluk; Yarın için hiç bıkmadan beslenen umuttadır.
Mutluluk; Sevgilinin yanağına konulan bir öpücüktedir.
Mutluluk; Mesafeye aldırmadan büyütülen sevgidedir.
Mutluluk; Küçük bir tartışmadan sonra kimin haklı olduğunu düşünmeden sevgiliye söylenen "seni seviyorum" sözündedir.
Mutluluk; Bilgidedir. Her şeyi öğrenebilme çabasındadır.
Mutluluk; Bir aşk şarkısının ezgisindedir. Uykuya dalarken okunan romanın sayfalarındadır.
Mutluluk; Acılarına, hüzünlerinde, zorluklarına rağmen, kaygıya direnerek "yaşıyorum" diyebilmektedir.
Mutluluk; yanı başınızdadır, fark etmenizi bekleyen bir gizemdir.
Mutluluk; dönüp dolaşıp içinizde bulduğunuz yeniliklerdedir.
Mutluluk; kendiniz olduğunuzu fark ettiğiniz andadır.
Mutluluk bir amaç uğruna yaşamınızı adamanızdadır.
Mutluluk; direnme gücünüzü hayat test ettiğinde bulabildiğiniz en son noktadadır.
Mutluluk; yaşamına anlamlı bir amaç yükleyebilecek düşünce gücünü geliştirdiğini fark etmendedir.
Mutluluk; yaşamını kendine, başkalarına ve giderek evrene katılma coşkusuyla doldurmaktadır.
Mutluluk;yakalandığında bazen kayboluveren bir baloncuk gibidir.
Mutluluk; peşinden koştukça uzaklaşan bir hedeftedir.
G
örebilenlere, görünen bir renktir sadece. belki de her yerdedir,



miscellaneous_528

13 Nisan 2010 Salı

DÖRT AYRI MAHALLE ÇOK HOŞ BİR HİKAYE

!cid_F1739429-B3C9-4908-B30B-1C072375D6CD 
Dört ayrı mahalle..
Küçük bir kasabanın dört ayrı mahallesi varmış.
Birinci mahallede 'Evet ama' lar yasıyormuş. 'Evet ama'lar her zaman ne yapılması gerektiğini bildiklerini düşünürlermiş. Yapma zamanı geldiğinde ise
'evet, ama' diye yanıtlarlarmış.
Yanıtları hep yanlış olurmuş.Suçu başkalarına atmakta da ustaymışlar.

İkin...ci mahallede 'Yapıcam'lar yasarmış.
Ne yapacaklarını bilirlermiş. Kendilerini yapacakları şeye adim adim hazırlarlarmış
ama yapacakları sırada şanslarını kaçırdıklarının farkına varırlarmış.
Bu mahallede insanların dizleri dövülmekten
yara bere içindeymiş. Yasamı ertelemek için verdikleri kararı bile ertelerlermiş.

Üçüncü mahallede yasayan 'Keske'cilerin
hayati algılama güçleri mükemmelmiş.
Neyin yapılması gerektiğini daima en isabetli şekilde bilirlermiş ama...
Maalesef her şey olup bittikten sonra.
'Keske'cilerin de başları hep kanarmış,
duvarlara vurmaktan!

Kasabanın en yeşil bölgesinde, en güzel evlerin olduğu mahallede ise 'Iyi ki yaptim'lar otururmuş.
'Keske'ciler bu mahallede yürüyüşe çıkar,
etrafa hayranlıkla bakarmış.

'Yapicam'lar 'Keske'cilerle birlikte
bu mahallede yürüyüşe çıkmak ister ama
bir türlü fırsat bulamazlarmış.

'Evet ama'lar ise mahallenin güzelliğini görmek yerine, ağaçların gölgelerinin yeterince geniş olmadığından, günesin daha erken saatte doğması gerektiğinden
şikâyet ederlermiş.

'Iyi ki yaptım' mahallesindeki insanların kusuru da beyinlerinde mazeret üretme merkezlerinin olmayışıymış. Bu yüzden yasadıkları ortam her zaman güzel, düzenli ve huzurluymuş.
Bu hafta hep birlikte 'Iyi ki yaptım' mahallesine taşınmaya ne dersiniz?
--
güneşin rengine benzemez gecelerin rengi. üşütür ayaz, korkutur karanlık. bir hüzün bir gariplik var üstümde. ya ben fazlayım bu şehirde, YADA BİRİLERİ EKSİK...

--
alinti
delicatedivider

Anlamlar….

avatar10733cs  nlfzajhxyjg
Açlığa sabredersin adı " oruç " olur.
Acıya sabredersin adı " metanet " olur.
İnsanlara sabredersin adı " hoşgörü " olur.
Dileğe sabredersin adı " dua "olur.
Duygulara sabredersin adı " gözyaşı " olur.
Özleme sabredersin adı " hasret " olur.
Sevgiye sabredersin adı " AŞK " olur..
Mevlana

nlfzajhxyjg

12 Nisan 2010 Pazartesi

İMAN" IN İNSANA VERDİĞİ HUZUR VE MUTLULUK

 144
İman tohumu, ibadet le yeşerir, büyür ağaç olur meyve verir.imanın nur u, ve kalbin huzuru artar. Kalbe emniyet sükun huzur verir. Şerrin de hayırında Allah (c.c) geldiğine iman etmek insana sonsuz bir dayanma gücü kuvveti verir. Allah (c.c) bütün varlıkları yaratandır insanları daha üstün kılar sayılmayacak güzellikler verir. Çiceklerle hayvanlarla tabiatı donatır, yanlış davranışları suçları hemen cezalandırmaz yaptığımız yanlışları fark etmemiz için bize zaman tanır, yaptığımız iyiliğe karşılık pek çok iyiliklere ulaşmamızı sağlar. Şanı yüce Allah (c.c) hatalarımızı görüp tevbe etmemizi ister. Bağışlaması ve Rahmet i gazab ından fazladır. İman ruh sağlıgımızı besler. Güç kazandırır sıkıntılı, kalplerin ışığı imandır. İmanı eksik olan hiçbir şekilde huzurlu olmaz arayış içerisinde olur kimileri huzuru uyuşturucuda, içki gibi şeylerde ararlar. Halbuki Allah (c.c) sevgiyle sarılırsa hem dünya hemde ahrette mutluluğu yakalar. Şu halde iman ağacı na sımsıkı sarılmamız gerekir. –alinti.
4n9nc7cxxje

OLACAK ŞEY DEĞİL .....

 flor2352jp
 1600’lerin İspanya Kralı III. Philip ateşin karşısında çok uzun süre oturması sonucunda vücut ısısı çok yükseldiği için öldü. Peki Kral çok ısındığı halde neden ateşin önünden çekilmedi? Çünkü bunu düşünmek onun görevi değildi. Kralın sandalyesini ateşten uzaklaştırmakla görevli sarayın ateşçisi ise o gün izinliydi.
 ****
1982 yılında New Orleanslı bir golfçu 1. delikte kötü oynadığı için sopasını nefretle fırlattı. Sopa golf arabasına çarpıp, ikiye bölündü. Arabanın mili fırlayıp golfçünün ensesine çarptı ve boyun toplardamarını parçaladı.
****
Ünlü oyun yazarı Tennessee Williams’ın ölümü de enterasan olaylar arasında. 71 yaşındaki yazar, burun spreyini sıkmak için başını arkaya yatırdığında, ağzına düşürdüğü spreyin kapağı boğazına takılınca, boğularak öldü. 
****
1929 yılında İngiltere’de itfaiyeciler becerilerini sergilemek için bir gösteri düzenlediler; dokuz çocuk yanan bir evden kurtarılacak sözde kurbanlar olacaktı. İtfaiyecilerden biri kullanmayı planladıkları sis bombalarını unutup, evi gerçekten ateşe verdi. Çocukların hepsi yangında ölürken, onları manken sanan kalabalık çılgınca alkışlıyordu. 
****
1901 yılında Maud Willard bir fıçı içinde kendini Niagara Şelalesi’nden aşağı attı. Maud bu atlayışta ölmedi. Onu öldüren zorla fıçıya soktuğu köpeğiydi. Köpek burnunu fıçının tek hava deliğine dayayıp, sahibine yer vermeyince havasızlıktan boğularak öldü.
****
İngiltere’de, Stanford’da bir grup iş arkadaşı bir dostlarının 50. doğum günü için özel parti verdi.
Bir pastanın içinden çıkacak dansöz kız dahi ayarladılar. Ancak adam pastadan çıkan çıplak dansözü görünce kalp krizi geçirip öldü.
Zira pastadan çıkan kendi kızıydı. 
****
Bir Fransız 1998 yılında intihara karar verdi. Bunun için deniz kıyısındaki bir yamaca tırmandı Yamaçtaki kayaya ipi bağladı, diğer ucunu boynuna geçirdi. ardından garanti olsun diye bir şişe zehir içti ve kendini ateşe verdi. Sonrada uçurumdan aşağıya atladı. Tam atlarken elindeki silah ile başına ateş etti. kaderin garip cilvesi; silahtan çıkan kurşun sekti, boynundaki ipi kopardı. Uçurumdan düştüğü nehir vücudundaki yangını söndürdü. Su çok soğuk olduğu için vücudu şoka girdi ve zehiri kustu. Sudan bir balıkçı çıkardı, hastaneye kaldırıldı. Adam hipotermiden yani vücut ısısının çok fazla düşmesi sonucu öldü. Alinti
408727i48e626jo8

10 Nisan 2010 Cumartesi

BESMELE…

  HUZURU NEŞEYİ İSLAMDA BULURSAN; 
BAŞLADIGIN HER İŞTE ONU ANARSAN;
KALBİNİ TÜM İNSANLARA AÇARSAN;
BİR BESMELE ÇEK HER SEFERİNDE

GÖNÜL DOST`LARINI BİRGÜN BULURSAN;
O YÜCE İLAHİYATA KAVUŞURSAN;
ŞÜKR DUA`LARINI HEP OKURSAN;
BİR BESMELE ÇEK UNUTMADAN

SIR VERECEK BİR DOST BULAMAZSAN;
GÜNAHLARINDAN AYRILAMAZSAN;
BOĞUK BOĞUK HEP AĞLARSAN;
BİR BESMELE ÇEK YÜREKTEN

KATRAN KARASI GECELER SENİ BOĞARSA;
VÜCUDUNU SOĞUK TERLER BASARSA;
İCİNDE ARD ARDA TOPLAR PATLARSA;
BİR BESMELE ÇEK SESSİZCE

BİR AKSAM ÜSTÜ YÜREĞİN DARALIRSA;
GÖZLERİNDEN TÖVBE`LERLE TAŞARSA;
AVUÇLARIN DUALAR`LA DOLARSA;
BİR BESMELE ÇEK GÖNÜL`DEN

NEFSİNLE ŞEYTANA CİHAD AÇARSAN;
HER HAYIRLI İŞE KOŞARSAN;
MUHAMMED AŞK`IYLA TUTUŞUP YANARSAN;
BİR BESMELE ÇEK KALBTEN

GENÇLİGİNİ BİTİRİP ÖMRÜNÜN SONUNA VARIRSAN;
VE NEFES ALMAKTAN YORULURSAN;
O KERİM ALLAH'IN HUZURUNA CIKARSAN
BİR BESMELE ÇEK İLK SÖZ OLARAKTAN

 
89mnzb16y01

Tarihi hadiseler.

Hadisi-serif

Facebook'a Bağlan